Ana içeriğe atla

Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara-MATHIAS ENARD



Bu yazarı ve kitabı ilk defa görmüştüm kitaplığımda. Ortak bir kitaplık olduğu için rastgele aldım ve okumaya başladım. Bir kitap düşününki beni bırakma ve her zaman okuyarak kal desin.Tam olarak bunu diyor bu kitap. Çevirmenin sayesinde olsa gerek kitap su gibi akıp gidiyor gözlerinizden.
     Aslında bir tarih kitabı diyebiliriz ama yorucu bilgilerle sıkmayan bir tarih bilgisi. Daha çok olaya ve duymadığımız hikayelere yer verilmiş. Bir adamın o dönemde bir adama aşık olabileceğini hatta gerçekten aşık olduğunu farkettiriyor. Yavaş yavaş devam edip kitabın sonuna doğru sezon finali yapan diziler gibi heyecana kapılmışken bitiveriyor kitap.  Ve o yüzden ikinci sezon için yeni senaryolar uydurabilecek kıvama geliyorsunuz.
    Olayımız II.Beyazid'in Leonardo da Vinci'nin Haliç Köprüsü projesini beğenmemesi üzerine  Michelangelo'yu İtalya'dan çağırması ile başlar. 
    Her sayfası cümlelerle dolu dolu bir kitap değil. Belki kalın kitaplardan sıkılanlar için iyi bir seçenek olabilir. Çünkü göreceksiniz ki BZ Metrobüsünde iki tur attıktan sonra kitap bitiveriyor...:) 

Detay: 2012 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödül    
Yazar: Mathias Enard 
Çevirmen: Aysel Bora 
Yayınevi : Can Yayınları 


Yorumlar

  1. Yazarı ilk defa duyuyorum.Ama konusu ilginçmiş.Dediğiniz gibi çeviri çok önemli.. Bu güzel paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yusuf Atılgan Tüm Öyküleri

Bu kitabı okuyana kadar öykü okumayı sevmediğimi zannediyordum. Ta ki Yusuf Atılgan ile tanışana kadar..   Yapı Kredi Yayınları yazarın tüm öykülerini bir kitapta toplamış ve çokta güzel olmuş. İlk sayfayı okuduğum an anladım ne kadar güzel bi kitaba başladığımı. Hiç bitmesindi hiç... Dili o kadar güzel o kadar akıcı ki başladığınız öykünün nasıl bittiğini anlamıyorsunuz bile. Yaşadığı toplumu çok iyi gözlemleyerek uç noktalara değinmiş. Aslında hepimizin yaşadığı ya da yaşayabileceği durumları bir çırpıda okumuş oluyoruz. Her bir öyküde başka bir hayat gördüm başka bir hayat yaşadım. O hayatlara üz...

İlber Ortaylı Seyahatnamesi

     Hayatımda okuduğum ilk seyahatname ve bir seyahatname örneği nasıl olur henüz bilmiyorum. Kitap hakkında düşündüğüm şeyler doğru mu değil mi ondan da emin değilim o yüzden. İlk sayfalarını okumaya başladığımda İlber Ortaylı’nın o belirgin ve karakteristik sesini duymaya başladım. Sanki okumuyorumda Tv kanalında bir programını izliyormuşum gibi geldi. Konsantre olmam biraz zaman aldı o yüzden.      İlerleyen sayfalarda diline biraz daha hakim olup biraz daha yavaş okumam gerektiğini anladım. Bir tarihçi olarak derin bilgiler sunduğu için dikkatli okumam gerekiyordu. Gezdiği ülkelerin neresi nasıldır,nerelere gitmek gerekir,neyi ile ünlüdür gibi bilgilerden ziyade ülkenin geçmiş ve şuanki tarihi durumu ile ilgili bilgiler paylaşmış. Seyahatname deyince ben de uyandırdığı düşünce “yazar gittiği yeri anlattığında ben de oralara gitmiş kadar olacağım”. Bunu bu kitapta hiç yaşayamadım. İçerdiği bilgiler ve yorumlar açısından kıymetli bir kitap olma...

Albert Camus-VEBA

     Oran şehriyle başlayan anlatım dikkatimizi ilk önce şehre vermemizi sağlıyor. Veba ile Oran'ın ilişkisini anlayabilmemiz açısından şehrin tasviri oldukça önemli. Oran diğer şehirlerden farklı olarak sanki daha çok arkada kalmış terk edilmiş kimsenin hareket etmeye dahi üşendiği ama yine de hayat mücadelesine devam ettiği bir yer olarak göze çarpıyor.     Kitaba yaşam veren kahraman;Doktor Reux belki de bir şehrin Veba'yı nasıl karşıladığını anlamamızı her yönüyle irdeleyerek sanki şehrin içinde acıları yaşıyormuşuz gibi hissetmemiz için çabalıyor. Veba'nın ortaya çıkmasıyla yetkililerin bile yardımı esirgediği şehirden vazgeçtikleri anda doktor Reux hiç bir zaman hastalarını kurtarmaya çalışmaktan onlara hayat olmaktan vazgeçmez.      Dikkat edilmesi gereken husus Veba'nın ortadan kaldırılması için girişilen kişisel çabalar değil de Veba nedeniyle ayrılıklar özlemler yaşayan Oranlılar. Kimi hastalığı bir kurtuluş olarak...