Ana içeriğe atla

YUSUF ATILGAN-AYLAK ADAM

Belirtmek isterim ki kitabın ilk bölümünden hiçbir şey anlamamıştım. Ne zaman ki 2.bölüme geçtim o zaman taşlar yerine oturmaya başladı.Kitabı bitirdiğinizde ruh doygunluğunuzu kalbinizde hissedebilirsiniz. Akıcı ve sıradan olmayan anlatım tekniğiyle okumaya değer kıymetli bir eser.
Özete geçmeden evvel C.nin ancak roman okunarak anlanabileceğini belirtmek isterim. Tam anlamıyla yalnızlığı içinde yaşayan kafasındaki sorulara yanıt arayan farklı bir insan portresi.Belki de her insanın içinde yer alan bir felsefe örneği...
Özet;
Kitabı başkahraman C.(adını açıklamıyor)'nin arayışları etrafında gelişen olaylar ya da durumlar serisi olarak değerlendirebiliriz.
C. çocukken annesini kaybetmiş, babası ve teyzesiyle yaşamaktadır. Küçükken yaşadığı sendrom gelecekte de onu rahat bırakmayacaktır. Kadınlara fazlasıyla düşkün babası teyzesiyle de beraber olmuştur ve C. onları görmüştür. Babasına duyduğu nefretin aksine teyzesine güzel duygularını korumayı tercih etmiştir.
C. bir süre okul hayatına devam etmeye çalışmış başarılı olamayınca da askere gitmeye karar vermiştir. Babasının da vefat etmesiyle birlikte kalan mirasla yaşamaya devam eder. Kendinden aylak diye bahseder. Onun yerine işleri avukatı yürütür. Resim sanatına düşkündür ve  resim atölyesinde de aradığını bulduğu zannettiği Ayşe ile tanışacaktır. Ayşe ile  aşklarını  yaşarken yolda onu arkadaşları Selimle görür ve o andan itibaren Ayşe'nin onu aldattığını düşünerek atölyeden de Ayşe'den de ayrılır.
İşte buldum diyebileceği kişiyi aramaya devam eder. Herkesin aksine yalnızlığa ile uğraşır. Toplumun yarattığı düzene genellemelere karşıdır. Öyle ki arkasından daha sonra acaba o muydu diyeceği tanımadığı kızı bir anda yoldan geçerken öpüverir. Bu sefer kendisine başka bir durum yaratır. 2 kız arkadaş görür bunlar tahmin etmediği şekilde ayrıldıkları için sol yöne doğru gidenin arkasından gitmeye karar verir. Kızı uzun süre takip eder. Okulunu ve evini öğrenir. Kız da artık onu kanıksadığı için C.'nin kendisiyle konuşmasını  ister. C. konuşmayınca kendisi konuşmaya karar verir ve tanıştıktan sonra artık sık sık görüşmeye başlarlar. Artık sevgili olmuşlardır. C'nin adını bir süre öğrenmemesine rağmen C. onun adını daha en baştan biliyordur. Güler...Güzel günler geçirmelerine rağmen Güler'in geleneksel düşüncelerine uyum sağlayamayacağından ondan  ayrılır.
Bir süre uzaklaşmak için yazlık bir daireye taşınırr. Tesadüf odur ki deniz kıyısında  bir tanıdığa benzettiğini düşündüğü Ayşe ile denk gelirler. Ayşe C.'yi aldatmadığını söyleyerek ilişkilerine devam ederler. İkisi de çok mutludur. Ayşe'nin kaldığı Hostel'de artık o da yemeklere katılmaktadır.Toplum kuralları onları daha fazla bu şekilde kabul edemez ve Ayşe C'nin dairesinde kalmaya başlar. Bir süre sonra Ayşe ailesinden ve geleceklerinden söz etmeye başlar. Ayşe artık onu çok iyi bildiği için her an C'nin onu  terkedeceğini düşünüür ve bu düşünceye katlanamayarak C.'den ayrılır.
Artık C. adını bilmediği kim olduğunu bilmediği O asıl kişinin peşinde aylaklığına devam etmektedir. O da artık aramaktan ve anlatmaktan yorulmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yusuf Atılgan Tüm Öyküleri

Bu kitabı okuyana kadar öykü okumayı sevmediğimi zannediyordum. Ta ki Yusuf Atılgan ile tanışana kadar..   Yapı Kredi Yayınları yazarın tüm öykülerini bir kitapta toplamış ve çokta güzel olmuş. İlk sayfayı okuduğum an anladım ne kadar güzel bi kitaba başladığımı. Hiç bitmesindi hiç... Dili o kadar güzel o kadar akıcı ki başladığınız öykünün nasıl bittiğini anlamıyorsunuz bile. Yaşadığı toplumu çok iyi gözlemleyerek uç noktalara değinmiş. Aslında hepimizin yaşadığı ya da yaşayabileceği durumları bir çırpıda okumuş oluyoruz. Her bir öyküde başka bir hayat gördüm başka bir hayat yaşadım. O hayatlara üz...

İskender Pala- Mihmandar

  Belki de bitmemesini istediğim ender kitaplardan biriydi. Beni hiç tahmin etmediğim yerlere götürdü.  Yüzyıllar evvelinden başlayan olaylar günümüz tarihi ile sonuçlanıyor. Yüzyıllar geçip giderken olayların bağlantıları oldukça yumuşak ve birbiriyle ilişik. Olayları kitaptaki her kişinin ağzından dinliyoruz neredeyse. Dili oldukça akıcı ve sade. Kitabı okurken isimleri hafızanızda tutmakta zorlanmıyorsunuz. En önemlisi kitapta birçok bölümün ve bir çok olayın yer almasına rağmen olaylar zincirini kaçırmıyorsunuz. Kafa karışıklığı yaşamadan içinize sindirebileceğiniz çok güzel bir kitap sizi bekliyor. Kısa Bir Özet;     Hz.Muhammed'in peygamber olarak Medine'ye geldiği sıralarda herkes O'nu kendi evinde ağırlamayı isteyip dualar ederken O nerede konaklayacağını devesine bırakır. Devesi ise Ebu Eyyub el Ensari'nin evini seçer.O günden sonra Hz.Muhammede evinden ayrılana kadar aylar boyunca ona zarar gelmemesi için geceler boyu uykusuz kalır ve onu korumaya ...

Albert Camus-VEBA

     Oran şehriyle başlayan anlatım dikkatimizi ilk önce şehre vermemizi sağlıyor. Veba ile Oran'ın ilişkisini anlayabilmemiz açısından şehrin tasviri oldukça önemli. Oran diğer şehirlerden farklı olarak sanki daha çok arkada kalmış terk edilmiş kimsenin hareket etmeye dahi üşendiği ama yine de hayat mücadelesine devam ettiği bir yer olarak göze çarpıyor.     Kitaba yaşam veren kahraman;Doktor Reux belki de bir şehrin Veba'yı nasıl karşıladığını anlamamızı her yönüyle irdeleyerek sanki şehrin içinde acıları yaşıyormuşuz gibi hissetmemiz için çabalıyor. Veba'nın ortaya çıkmasıyla yetkililerin bile yardımı esirgediği şehirden vazgeçtikleri anda doktor Reux hiç bir zaman hastalarını kurtarmaya çalışmaktan onlara hayat olmaktan vazgeçmez.      Dikkat edilmesi gereken husus Veba'nın ortadan kaldırılması için girişilen kişisel çabalar değil de Veba nedeniyle ayrılıklar özlemler yaşayan Oranlılar. Kimi hastalığı bir kurtuluş olarak...